Geçen yıl Royal Caribbean’a ait Allure of the seas gemisi ile Doğu Karayipler seyahatine katıldım. Bu seyahatimde unutamayacağım günler yaşadım. Çok çok memnun kaldığımdan geçtiğim günlerde aynı gemi ile bu defa Batı Karayipler’e gittim.
Allure of the seas’i çevremdeki dost ve arkadaşlarıma öyle anlatmışım ki bu ikinci sefere benimle gelenler anlattıklarımın az bile olduğunu söyleyerek vesile olduğum için defalarca teşekkür ettiler. Bu satırları paylaşmak istememdeki nedenlerin en önemli faktörü sanırım babamdan aldığım genler. (Canım babacığım hayatı boyunca çevresindekilerin mutluluğu için yaşadı. Cebinde mutlaka tanıdığı tanımadığı çocukları mutlu edecek şeyler taşır, onların mutluluğundan müthiş haz alırdı) Nurlar içinde uyu babacağım. Paylaşmak çok güzel şey derdi. İşte bende yaşadığım güzellikleri paylaşarak başka insanların da bu keyfi yaşamasını arzu ediyorum. Pek çok gezgin arkadaşım ne yazık ki böyle bir deneyim yaşamamış. Doğu Karayipler gezisi sonrası Bodrum’da sahilde bu gezimi duymayan kalmadı.
Bu arada yanlış anlaşılmaktan korkmadım değil. Sanki insanlara gösteriş yapıyor, hava atıyor konumuna düşmüş gibi hissettim. Ancak bir gezgin olarak Dünya’da görmediğim yerlerin parmakla sayılacak kadar az olması nedeni ile o tür şeyleri aştığımı düşünüyorum. Asla zengin bir insan değilim. Türkiye şartlarında orta halli bir insanım ama bu bir tercih meselesi.
Bir kaç yıldır canım torunuma seyahat kültürünü aşılamaya çalışıyorum ve bunu başardığımı görüyorum. O da şimdiden küçük bir gezgin oldu. Sömestr ve yaz tatili yaklaşırken seyahat haberi vereceğim diye telefonda sesi değişiyor ve heyecanlanıyor. Onunla pek çok kara, hava ve deniz yolu seyahatleri yaptık. Bu gemiyi henüz görmedi. Haziran 2019’da bu anlatacağım geminin ikizi Oasis of the seas ile Batı Akdeniz seyahatini yapacağız. Sanırım sonraki seyahatlerimizi o da artık Royal Caribbean gemileri ile isteyecek.
Ben bu yazımda sizlere Allure of the seas gemisini tanıtmaya çalışacağım. Aynı gemi ile bu ikinci seyahatim. İkinci gidişimde bile çok keyif aldım. Bu gemi rüya gibi anlatılmaz ancak yaşanır ama ben yine de anlatmaya çalışacağım.
THY ile Miami’ye direkt uçuş sonrası otelimize yerleştik. Ertesi gün Miami şehir turu ardından gemimize geldik. Doğu Karayipler gezimizde de aynı rehber ile gezmiştik. Rehberimiz Miami’de yaşayan bölgeyi çok iyi bilen ve bunu bize gayet güzel aktarabilen çok deneyimli ve çok efendi bir rehber. Günlük gezilerde ilginç sürprizler ile günümüzü taçlandırıyor.
Allure of the seas 2011 yılında denize indirilmiş, o tarihte dünyanın en büyük yüzen gemisi ünvanını almış. 6.500 yolcu kapasiteli gemide 2.752 kabin mevcut. Geminin boyu 362 Mt. 2.700 Personel 6.500 yolcuya gülen yüzle hizmet vermeye çalışıyor. Yalnızca yolcuların kullandığı 12’si kapalı, 12’si camlı 24 asansör var. Gemi 18 katlı ama uğursuzluğuna inanıldığı için 13.kat yok. gemi içinde sayısını tam olarak hatırlayamayacağım pek çok restoran ve cafe mevcut. Bunların çoğu ücretsiz. Çok geniş bir alanda self servis hizmet veren restoran haricinde pek çok katta pizza, hot dog, salata, dondurma servis edilen noktaları devamlı hizmet veriyor. Bunlar haricinde 8-10 adet dünyaca ünlü restoranlar da ücretli olarak hizmet veriyor. Zaten odalarınıza gönderilen gazetelerde tüm günlük bilgiler mevcut.
Yanıda $ işareti olan restoranlar ücretli. Eğer bu yıldızlı restoranlarda yemek yemek isterseniz gemiye giriş yaptığınız gün paket satın alabilirsiniz. Biz kendi adımıza paket almadık. Jumbo karidesten ıstakoza kadar pek çok yiyeceği bize sunulan restoranlara yiyebiliyorken buna ihtiyaç duymadık. Ama ben bu dünyaca ünlü restoranlarda yemek isterim diyenlerdenseniz paket fiyatlarının makul olduğunu söyleyebilirim.
Gemideki aktivitelerden bahsetmek gerekirse eğer; öncelikle gece show’larının mükemmel olduğunu söylemeliyim. 2.000 kişilik Amber Theater’da her gece 2 seans tiyatro ve show’lar yapılıyor. Aqua Theater’da buz pistindeki showlar da asla kaçırılmayacak kadar mükemmel. Ayrıca 60’lardan 80’lerin klasiklerini jazz müziğini canlı olarak izleyebileceğiniz, dans edebileceğeiniz pek çok salon var. Daha önceki gemi seyahatlerinde dikkatimi çeken en önemli şey yaş ortalamasının çok yüksek olması idi. Ama bu gemi her yaş grubuna hitap ediyor. Zipline’dan atlıkarınca’ya, casino’dan buz pistine tırmanma parkurundan, golf sahalarına, su kayağından, spa salonlarına kadar 7’den 70’e her yaşa hitap eden yüzen bir şehir burası. Rehberimizin ifadesine göre 1 haftada 330 show ve gösteri sunuluyormuş. Yani bu gemide sıkılmak yasak.
Gemide bunca insan nasıl doyuyoruz derseniz işte size bir kaç bilgi. 1 haftada tüketilen yiyeceklerden bazıları 7 ton et, 5 ton balık, 7.200 kg tavuk, 90 bin yumurta, 7500 kg un. 80 ton patates, w8 ton sebze, 20 ton meyve.
Bunca yiyeceği yiyipte oturmak olmaz elbette. Spor salonları ve yürüyüş parkurları da düzenlenmiş. Yani yok yok, her şey düşünülmüş.
Gemideki parklardan da bahsetmeliyim. İçinde 12 bin çeşit bitki bulunan Central park’ta cafe ve restoranlar bulunuyor. Parkta oturup kuş sesleri dinleyebilirsiniz. Biz önce kuş seslerini dijital zannettik ama değil. Ağaçlar üzerindeki kuşları ve uçuşan kelebekleri görünce gerçekten yüzen bir şehirde olduğunuzu hissediyorsunuz.
Lobinin bulunduğu katta ünlü markaların mağazaları ile cafe ve restoranlar bulunuyor. Bu caddede yapılan showlar karnaval havasında. Kaptanın gecesini de en güzel bu caddede yaşayabilirsiniz. Bu gece çok görkemli geçiyor. Arabanın bulunduğu yerde bir cafe’ye oturup gelen geçenin şıklığını izlemek oldukça keyifli. Hanımlar baylar çocukken adeta şıklık yarışına girmiş, kuyruklu tuvaletler, dekolteler, takılar sınır tanımıyor adeta.
Netice olarak bu gemi anlatılmaz yaşanır. Bu gemi masal gibi, rüya gibi. Dileğim gezmeyi seven her insanın en az 1 defa bu gemileri yaşaması. Zaten bir defa gelirseniz gerisi gelir.
Sevgi ile kalın.
Bol seyahatli günler dileği ile.
Karayipler Gemi Turlarını incelemek için hemen tıklayabilirsiniz.