Doğu Karayipler’de Unutamayacağım Dopdolu Dokuz Gün – 1
Doğu Karayipler Cruise Deneyimi Yazı Dizimizin Birinci Bölümü
1.GÜN CUMARTESİ – MİAMİ’YE UÇUŞ
Aylar öncesinden 5.400TL’ye (yanlış okumadınız evet, dolar değil Türk Lirası) satın almış olduğumuz Doğu Karayipler seyahatimize başlamak için İstanbul Atatürk Havalimanı’nda ekibimiz ile buluştuk. Bu tura neler mi dahil? Hemen sayayım. THY İstanbul-Miami ve Miami-İstanbul uçuşu, havalimanı ve liman vergileri, havalimanı liman transferleri, Miami’de 1 gece konaklama, 5 yıldızlı Allure Of The Seas gemisinde 8 gece 9 gün tam pansiyon konaklama, gemideki aktivite ve animasyonlar ve Türkçe rehberlik hizmetleri. Daha ne olsun!
Yaklaşık 11 saat süren İstanbul-Miami uçuşumuz ekonomi sınıfı olmasına rağmen sorunsuz ve rahat bir şekilde geçti. Miami’ye vardığımızda havalimanından çıkış işlemlerimizi yaparak otelimize doğru yol alıyoruz. Otelimizin adı Hamptonn Inn Suites Miami. Otele varır varmaz ekstra tura katılıp ver elini Miami sokakları yapıyoruz. Kendimizi bir anda Ocean Drive’da buluyoruz. Ocean Drive dedikleri yer, zenginlerin son model arabaları ile son ses müzik eşliğinde bir aşağı bir yukarı turladıkları, her tür insanı içinde barındıran koca bir bölge. Çok da matah bir yer değil açıkçası. Bir de adım başı her yer nargileci. İnsan kendini bir an Türkiye’de sanıyor.
2. GÜN PAZAR – MİAMİ ŞEHİR TURU – GEMİYE BİNİŞ – DENİZ
Gemiye binmeden önceki Miami şehir turumuz için sabah erken saatlerde kalkıp; otelimizde kahvaltımızı yaptık. Kahvaltı beklentimizin üstündeydi açıkçası.
Kahvaltı sonrası hızlı bir şekilde otobüsümüze yerleşip, şehir turumuza başladık. İlk istikametimiz ünlü Baltimore Oteli’ydi. Daha sonra Miami’nin o güzel ve tertemiz caddelerinde otobüs ile gezindik. Gezi sırasında bir ara rehberimizin ısrarı üzerine Baylan ağacı önünde fotoğraf çekilme seremonimiz de oldu ama bence gereksiz bir ayrıntıydı. Bu ağacı görmek istesem, anavatanı Hindistan’a giderdim. Daha sonra da Little Havana bölgesinden otobüs ile geçip alışveriş için Apple Store’un da olduğu Lincoln Caddesi’ne gittik. Cadde boyunca dizilmiş olan meyve stantları ve ücretsiz ikramlar çok güzeldi Sonra otobüsümüzün yolunu tuttuk ve gemimize gitmek üzere yola koyulduk.
Gemiye 13.00 gibi giriş yaptık. Bu arada valizleri bellboylara teslim ederken valiz başına 1 dolar ödeme yapılıyor. Ödemeleri demir para ile yapamıyorsunuz. Mutlaka kağıt 1 dolar olacak. Dipnot: Valizlerinize oda numaranızı yazmayı unutmayın sakın. Mail ile size iletilen Guest Ticket Booklet’in son sayfasında bagaj fişinizin örneği mevcut. Gemiye saç düzleştirici, saç maşası, ütü vb. eşyaların alınması yasak. Gemide harcamalarınız için oda kartınıza nakit para yatırmanız ya da kredi kartınızı tanımlatmanız yeterli. Biz nakit ödeme yapmayı tercih ettik. Çıkış işlemleri sırasında fazladan yatırmış olduğunuz parayı size iade ediyorlar zaten. Günlük bahşiş bedeli olan 14,5 dolar da her gün hesabınıza yansıtılıyor ayrıca.
Gemiye giriş yapıp valizlerimizi teslim ettikten sonra 16. kattaki Windjammer Marketplace’da öğle yemeğimizi yedik. Hemen sonrasında cruise seyahatlerinde zorunlu olan acil durum eğitimini almak üzere 6. kattaki Aqua Theatre’ın yolunu tuttuk. Jetlag durumları olunca odalara dinlenmeye gittiğimizde valizlerimiz çoktan gelmişti.
Bize ayrılan akşam yemeği rezervasyonu saat 20.00’de 4. kat restorandaydı. Bu arada akşam yemeği menüsü her gün değişiyor ama değişik yiyecekler yeme taraftarı olmayanlar için de her gün menüde bulunan sabit yemekler (Sezar salata, Izgara tavuk göğsü, antrikot vs.) mevcut. Biz ekipçe menüde bulunan her yemeği denedik diyebilirim ve hepsi de birbirinden lezzetliydi. Hele ki tatlıları tek kelime ile ef-sa-neydi! Tatlı menüsündeki bütün tatlılardan denemeden sakın dönmeyin. Şansımıza da bizimle ilgilenen garsonumuz Türk hele bir de Adanalı olunca hizmette sınır yaşamadık anlayacağınız. Gemiden mutlu ayrılmamızın nedenlerinden biri de çalışanların güler yüzü ve ilgisidir. Bu arada yemeklerde su, ice tea, limonata, kahve ve çay ücretsiz.
İçki içmek isterseniz de çok kapsamlı bir içki menüsü mevcut. Kadeh şaraplar 9 dolardan başlıyor. Fiyatları bana yüksek derseniz de geminin içindeki Free Shop’tan şarabınızı uygun fiyata alıp, restorana teslim edilmesini isteyip, akşam yemeklerinde satın almış olduğunuz şarabı içebilirsiniz. 1 Doların 6 TL’ye denk gelmediği günlerde çıkacaktık ki bu seyahate, Türk’ün gücünü gösterecektik dünyaya! 🙂
Yemek sonrası Boardwalk’taki Ocean Aria Gösterisini izlemek için yola koyulduk ama vardığımızda tüm koltuklar çoktan dolmuştu. Çaresiz havuz başındaki ilk sıraya yerleştik. Açık ara izlediğim en iyi şovlardan birisiydi. Hatta o kadar beğendik ki son günkü gösterilerine koşarak gidip yerimizi garantiledik.
Gemide her akşam ertesi günün aktivitelerinin listelenmiş olduğu günlük gazeteler odaya bırakılıyor. Bu gazetelerden hava durumu, günlük aktiviteler ve hatta nasıl giyinmeniz gerektiğini öğrenmiş oluyorsunuz.
Allure Of The Seas gemisi ile ilgili kısaca birkaç bilgi vermem gerekirse; geminin boyu 362 metre, eni 63 metre, deniz seviyesinden yüksekliği ise 64 metre ve tam tamına 16 katlı. 6000 civarı yolcu kapasiteli, çalışan sayısı ise 2400. Yani toplam 8400 kişi barındırabiliyor bünyesinde.
Geminin içerisinde 8. katta Central Park mevcut. Evet, evet yanlış duymadınız. Gökyüzü manzaralı, tamamen canlı bitkilerden oluşan, cıvıl cıvıl kuş seslerinin olduğu bir park düşünün. Huzurlu, yeşillikler içinde bir alan burası. Central Park çevresi bünyesinde kaliteli restoranlar barındırıyor.
Gelelim 5. kata. Royal Promenade adı verilen, Central Park’ın altına denk gelen bu kısımda kafeler, mağazalar, barlar yani ihtiyacınız olan her şeyi temin edebileceğiniz dükkanlar mevcut. Burada en çok dikkat çeken tabi ki Starbucks. Burası denizlerdeki ilk Starbucks olma unvanını elinde bulunduruyormuş. Bu kattaki Sorrento’s restoranında mutlaka pizza yemenizi öneriyorum. Kapısındaki kuyruktan lezzetli olduğunu anlıyorsunuz zaten. Cafe Promenade de ayrıca atıştırmalık, çay kahve vs. temin edebileceğiniz bir kafe. Bu 2 kafe ücretsiz ve gece geç saatlere kadar açık ve açılış-kapanış saatleri hakkında bilgiler günlük gazetede mevcut.
Bu katta en dikkat çeken kısım ise, 5 ile 8. katlar arasında yer değiştiren ve alt kısmında suların fışkırdığı Rising Tide Bar. İnip kalkış anını izlemek bile keyifli. Burada dünyaca ünlü markaların mağazaları da var ayrıca ama biz mağazaları dışarıdan seyretmeyi uygun gördük. Sonuçta ülkemizde her şey var canım, hem de daha uygun fiyata diye diye avuttuk kendimizi.
Sıra geldi bir başka eğlence merkezi Boardwalk’a. Buraya girişte ilk dikkati çeken şey Atlı Karınca. Tabi ki de bindim hatta tüm ekip bindik, çocukluğumuza geri döndük. İzmir Fuarı’na eskiden gidenler bilir; komik aynalar burada da var. Bu kısmın sonunda 600 kişilik Aqua Theater yer alıyor ve o muhteşem Ocean Aria şovunu bu kısımda izleyebiliyorsunuz. Gösteride yer alan ekibin performansı takdire şayan.
3. GÜN PAZARTESİ – DENİZ
Yorgun da olsak jetlag de olsak sabahın erken saatlerinde kahvaltı salonunda yerimizi aldık. Kahvaltı için birden çok ücretsiz restoran ve kafe seçeneği mevcut. Tercih size kalmış. 16. kattaki kahvaltı açık büfe şeklinde ve zeytin hariç ne ararsanız mevcut. 1-2 çeşit peynir her gün çıkıyor. Ayrıca Uzakdoğu yemekleri kısmında somon dilimleri yanında salatalık ve domates var. Tereyağı, bal, reçel, fıstık ezmesi, vb. istemediğiniz kadar çok. Benim her sabah rutinim üzerine sürdüğüm çikolata ve bol çilek soslu waffle.
Kahvaltı sonrası gün boyu gemide ne yapılır diye aklınızdan geçiyordur. O kadar yemeğin üzerine tabii ki yürüyüş! Şansımıza gezi boyunca hava genel olarak güneşliydi. Gemi zaten o kadar büyük ki kahvaltı sonrası Central Park’ı, çarşıyı, havuz çevresini gezdiniz diyelim, saatinize baktınız. O da ne; öğle yemeği saati gelmiş bile. Öğle yemeği için de fazlasıyla alternatif var gemide. Her gün günlük gazetenize bakmayı da unutmayın.
Genelde ikinci gün gemilerde “Kaptanın Hoş Geldin Partisi” oluyor. Haliyle o günler şık ve özenli giyinmeniz isteniyor sizlerden. 5. katta çok güzel canlı müzik vardı fakat Amber Theatre’daki Mamma Mia Müzikali’ne rezervasyon yaptırdığımız için çok fazla kalamadık bu alanda. Müzikalde müzikler, sahne, oyuncular hepsi güzeldi fakat müzikalden çok İngilizce diyaloglar fazla olunca, üstüne İngilizcelerimiz yeterli olmayınca, bir de üstüne uykusuzluk eklenip, uyuklamaya başlanınca, müzikalden yavaşça çıkmayı uygun gördük. Ama İngilizcesi iyi olan birinin bu müzikalden keyif alacağına garanti verebilirim.
Gemi sizin canınızın sıkılmasına asla izin vermiyor. Akşamları kafeler, barlar, karaokeler, canlı müzik yapan mekanlar size hepsini gezip, yediklerinizi bir nebze olsun eritme imkânı sunuyor. Ayrıca “Denizde kum, bende para” diyenleriniz varsa sizi devasa büyüklükteki Casino Royal’e alalım. Kumarhaneye gitmedim mi? Gittim elbet. Kumarhane yönetimi gemide seyahat eden herkesin oda kartına 5 dolar hediye etmiş sağ olsun. Akşam odaya gelen gazetelerden bunu öğrenen ben, anneleri ve kartları da yanıma alarak kumarhanenin yolunu tuttuk. Hele ki bu hediye 5 doları kullananlar arasında yapılacak olan çekilişle 1 kişiye 500 dolar hediye edileceğini söyleyince herkesi ayrı bir heveslendirdim. Ama o 5 dolarlar 5 dakika demeden bitti tabi 🙂
Gemi seyahatimizin sonraki günlerinde gemide yaptığımız diğer aktivitelerden ve gezdiğimiz yerlerden bahsedeceğim. Yazının ikinci bölümünü okumak için burayı ziyaret edebilirsiniz.
Karayipler Turlarını incelemek için hemen tıklayabilirsiniz.